İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Seyahatnamelerin Işığında 17. Yüzyıl Anadolu’su: Bir İmparatorluğun Nabzını Tutmak

17. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu için hem doruk noktasını yaşadığı hem de derin dönüşümlerin eşiğine geldiği bir dönemdi. “Duraklama Devri” olarak adlandırılsa da, bu asıl Anadolu, dinamik, hareketli ve karmaşık bir mozaikten farksızdı. Resmi devlet kayıtları bize siyasi ve askeri tarihin ana hatlarını sunarken, bu dönemin renklerini, kokularını, seslerini ve gündelik hayatın ritmini anlamak için en değerli kaynaklar, o dönemde Anadolu topraklarını adımlamış seyyahların bıraktığı seyahatnamelerdir. Bu yazıda, başta Evliya Çelebi’nin muazzam eseri olmak üzere, batılı seyyahların gözlemleri eşliğinde, 17. yüzyıl Anadolu’sunun sosyal, ekonomik ve kültürel portresini çıkaracağız.

Seyahatname Yazarlığı: Doğu’nun ve Batı’nın Bakış Açıları

17. yüzyılda Anadolu’yu ziyaret eden seyyahları kabaca iki kategoride değerlendirmek mümkündür: İçeriden bir gözlemci olan Evliya Çelebi ve dışarıdan, çoğunlukla Batılı bakış açısına sahip seyyahlar.

  • Evliya Çelebi (1611-1682): 50 yılı aşkın bir süre boyunca Osmanlı coğrafyasını ve ötesini dolaşan Evliya Çelebi, on ciltlik “Seyahatname“si ile sadece Türk kültürünün değil, dünya seyahat edebiyatının da en önemli isimlerindendir. Onun anlatımı renkli, abartılı, halk diline yakın ve son derece detaylıdır. Bir şehrin sadece mimarisini değil, çarşılarındaki fiyatları, halk oyunlarını, yemek kültürünü, efsanelerini ve hatta atlarının cinsini bile kaydetmiştir. Onun eseri, bir Osmanlı vatandaşının gözünden imparatorluğun en canlı halidir.
Evlija Cselebi
Evlija Cselebi (oszmán-törökül: اوليا چلبي; török: Evliya Çelebi; Isztambul, 1611. február 25. – Kairó, 1684 vagy Isztambul, 1687) török világutazó, történetíró. – Görsel Kaynak

  • Batılı Seyyahlar (Jean-Baptiste Tavernier, Paul Rycaut, vs.): Bu seyyahların motivasyonları daha farklıydı. Bir kısmı tüccar (Jean-Baptiste Tavernier), bir kısmı diplomat (Paul Rycaut), bir kısmı ise maceraperestti. Gözlemleri genellikle daha analitik, bazen önyargılı, ancak Osmanlı idari ve ekonomik sistemine dair son derece değerli bilgilerle doludur. Özellikle Rycaut’un “The Present State of the Ottoman Empire” (Osmanlı İmparatorluğu’nun Mevcut Durumu) adlı eseri, 17. yüzyıl Osmanlı siyasi ve sosyal kurumlarını anlamak için bir başucu kaynağıdır.
Paul Rycaut The Present State of the Ottoman Empire

Bu iki farklı perspektif, bize Anadolu’yu hem içeriden hem de dışarıdan, bazen teyit ederek bazen de tezat oluşturarak anlama fırsatı sunar.

Şehirlerin İhtişamı ve Renkli Yaşam: Sosyal ve Kültürel Hayat

Seyahatnameler, 17. yüzyıl Anadolu şehirlerini canlı birer organizma olarak resmeder.

Matrakci Nasuh Istanbul
Matrakçı Nasuh’un İstanbul ve Galata betimlemesi – Görsel Kaynak

İstanbul: Dünyanın Başkenti
Evliya Çelebi’nin anlatımıyla İstanbul, bir dünya başkentidir. Şehrin nüfusunu, mahallelerini, esnaf loncalarını inanılmaz bir titizlikle kaydeder. Onun gözünde İstanbul, 80 dilin konuşulduğu, her milletin ve dinin bir arada yaşayabildiği kosmopolit bir merkezdir. Çarşıları “binbir çeşit” mal ile doludur. Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı sadece ticaretin değil, sosyal hayatın da nabzının attığı yerlerdir. Batılı seyyahlar ise şehrin silüetine ve Ayasofya’ya hayran kalmakla birlikte, şehrin kalabalığından, karmaşasından ve “doğu despotizminin” izlerinden bahsederler.

Anadolu Şehirleri: Bursa, Ankara, Kayseri

  • Bursa: Evliya Çelebi için Bursa, “sultanlar şehri” ve yeşilin her tonunun hâkim olduğu bir kaplıca ve dinlenme merkezidir. İpek üretimi ve ticareti şehrin ekonomik can damarıdır. Çarşılarındaki ipek kumaşların kalitesi ve çeşitliliği, hem yerli hem de yabancı seyyahların dikkatini çekmiştir.
  • Ankara: 17. yüzyılda Ankara, dünyaca meşhur tiftik keçisinin (Ankara keçisi) yününden yapılan sof kumaşının merkezidir. Evliya Çelebi, Ankara’nın sof ticaretinden nasıl muazzam bir gelir elde ettiğini anlatır. Şehirdeki hanlar ve kervansaraylar, İran’dan, Halep’ten gelen kervanlarla dolup taşmaktadır. Bu, Anadolu’nun ne denli canlı bir ticaret ağına sahip olduğunun kanıtıdır.
  • Kayseri: Ticaret yolları üzerindeki konumuyla Kayseri, önemli bir ticaret ve zanaat merkezidir. Ermeni ve Rum tüccarların şehir ekonomisindeki rolü seyahatnamelerde sıklıkla vurgulanır. Bu durum, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki gayrimüslim tebaanın ekonomik hayattaki aktif ve kimi zaman baskın konumunu gözler önüne serer.

Gündelik Hayat, Eğlence ve Adetler

Seyahatnameler sadece şehirlerin fiziki yapısını değil, insanların nasıl yaşadığını da anlatır. Evliya Çelebi, kahvehaneleri “akıl meclisleri” olarak tarif eder. Buralarda insanların kahve içip, satranç oynadığını, şiir okuduğunu ve siyaset tartıştığını aktarır. Hamam kültürü, sosyal hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Panayırlar, şenlikler ve özellikle Meddah hikaye anlatıcılığı, halkın başlıca eğlence kaynaklarındandır. Batılı seyyahlar ise Türklerin misafirperverliğinden, temizliklerinden ve yemek kültürlerinden (özellikle yoğurt ve kebaplardan) sıklıkla övgüyle bahsederler.

Ekonominin Çarkları: Tarım, Ticaret ve Esnaf Loncaları

17. yüzyıl Anadolu ekonomisi, tarım, hayvancılık, zanaat ve ticaretin iç içe geçtiği bir yapıya sahipti.

Tarım ve Köy Hayatı:
Seyyahların güzergahları genellikle şehirler arası ana yollar olduğu için köy hayatına dair gözlemleri sınırlıdır. Ancak, geçtikleri köylerdeki tarımsal üretimden (buğday, arpa, üzüm, meyve) ve köylülerin yaşam koşullarından bahsederler. Celali İsyanları‘nın (Büyük Kaçgunluk) Anadolu köylüsü üzerindeki yıkıcı etkisi, hem Evliya Çelebi’nin hem de batılı seyyahların notlarında yer bulur. Köylünün ağır vergiler ve eşkıya saldırılarıyla boğuştuğu, bu nedenle toprağını terk etmek zorunda kaldığı sıklıkla vurgulanan bir gerçektir.

Ticaret Ağları ve Kervansaraylar:
Anadolu, İpek ve Baharat Yolu’nun mirasçısı olarak canlı bir ticaret ağına sahipti. Evliya Çelebi, her 30-40 kilometrede bir rastlanan kervansarayları detaylıca anlatır. Bu yapılar, sadece tüccarların ve kervanların konakladığı yerler değil, aynı zamanda bölgeler arası ticaretin de güvenliğini sağlayan birer sigorta sistemi gibiydi. Tüccarların farklı milletlerden oluştuğu, ticaretin büyük ölçüde Ermeni, Rum, Yahudi ve Müslüman Türk tüccarlar arasında yürütüldüğü görülür.

Esnaf Loncaları ve Fiyat Kontrolü:
Şehir ekonomisinin bel kemiği esnaf loncalarıydı (ahi teşkilatının devamı). Evliya Çelebi, bir şehre girdiğinde mutlaka esnaf gruplarını sayar, ne ürettiklerini ve sayılarını kaydederdi. Loncalar, kalite kontrolü, fiyat belirleme, çırak-kalfa-usta ilişkilerini düzenleme gibi işlevlere sahipti. Bu sistem, tüketiciyi aşırı fiyattan koruduğu gibi, üreticiler arasında haksız rekabeti de önlüyordu. Paul Rycaut gibi batılı gözlemciler, bu lonca sisteminin disiplin ve organizasyonuna hayran kaldıklarını belirtmişlerdir.

Francois dOrleans Grand bazar de Constantinople
François d’Orléans, Prince de joinville (1818-1900) tarafından suluboya – Kapalıçarşı de Konstantinopolis – Görsel Kaynak

İdari Yapı ve Celali İsyanları: Bir Buhranın İzleri

Seyahatnameler, 17. yüzyılın siyasi ve idari çalkantılarını da yansıtır.

Merkezi Yönetim ve Taşra İdaresi:
Evliya Çelebi, seyahatleri boyunca birçok vali, kadı ve sancakbeyi ile görüşmüştür. Onun anlatımları, taşra yönetiminin işleyişine dair canlı örnekler sunar. Ancak, merkezi otoritenin zayıflamasıyla birlikte, bazı vali ve yöneticilerin halka zulmettiği, rüşvet ve yolsuzlukların arttığı da gözlemlenebilir. Batılı seyyahlar, özellikle Rycaut, Osmanlı idari sistemindeki “timar sistemi“nin bozulmasını ve bunun yol açtığı sorunları analiz etmiştir.

Celali İsyanları: Anadolu’nun Kanayan Yarası:
17. yüzyıl Anadolu’sunu anlamak için Celali İsyanları’nı görmezden gelmek imkansızdır. Evliya Çelebi, seyahatleri sırasında bizzat bu isyanların sonuçlarına tanıklık etmiştir. Anlattığı hikayelerde, yakılıp yıkılmış köyler, terk edilmiş tarlalar ve insanların yaşadığı güvenlik endişesi açıkça görülür. “Büyük Kaçgunluk” olarak adlandırılan dönemde, köylülerin can güvenlikleri olmadığı için topraklarını terk edip şehirlere veya daha güvenli bölgelere göç ettiğini aktarır. Bu sosyal ve ekonomik çöküntü, batılı seyyahların raporlarında da Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu zafiyetin bir kanıtı olarak yer alır.

Dinler ve Kültürler Mozaigi: Bir Arada Yaşam

Osmanlı Anadolu’su, Müslüman Türklerin çoğunlukta olduğu, ancak Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani gibi gayrimüslim toplulukların da önemli bir nüfus oluşturduğu bir yapıya sahipti. Seyahatnameler, bu millet sisteminin gündelik hayattaki yansımalarını gösterir.

Evliya Çelebi, bir şehri anlatırken mutlaka camileri, kiliseleri ve sinagoglarıyla birlikte anar. Örneğin, İstanbul’da Ayasofya’nın yanı başında Sultanahmet Camii’nin yükselmesi, onun için bir tezat değil, şehrin kimliğinin bir parçasıdır. Çarşılarda Müslüman esnaf yanında gayrimüslim esnaf da faaliyet gösterir. Batılı seyyahlar, özellikle Hristiyan tebaanın dini özgürlüklerinden ve kendi hukuklarını uygulayabilmelerinden etkilenerek bahsederler. Ancak, bu hoşgörü ortamının, cizye vergisi gibi uygulamalarla birlikte var olduğunu ve zaman zaman gerilimlerin de yaşandığını not düşmek gerekir.

Sonuç: Seyahatnameler, Tarihe Açılan Canlı Pencerelerdir

17. yüzyıl Anadolu’su, seyahatnamelerin satır aralarında hayat bulur. Evliya Çelebi’nin coşkulu ve renkli anlatımı, Batılı seyyahların analitik ve bazen eleştirel bakış açısıyla birleştiğinde, karşımıza son derece zengin ve çok boyutlu bir tablo çıkar. Bu tabloda, ihtişamlı şehirlerin yanında yoksul köyler, disiplinli loncaların yanında bozulan idari düzen, hoşgörü içinde bir arada yaşamanın yanında sosyal çalkantılar bir aradadır.

Seyahatnameler bize sadece geçmişte olan biteni anlatmakla kalmaz, aynı zamanda bir medeniyetin sosyal DNA’sını okuma imkanı sunar. 17. yüzyıl Anadolu’sunun dinamikleri, günümüz Türkiye’sinin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısının anlaşılmasına da ışık tutar. Bu nedenle, Evliya Çelebi ve çağdaşlarının eserleri, sadece tarihçilerin değil, Anadolu’nun kadim hikayesine ilgi duyan herkesin başvurması gereken, eşsiz ve canlı belgelerdir.


Kaynaklar ve Okuma Önerileri

  1. Evliya Çelebi. (2003-2010). Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi (10 Cilt). Yapı Kredi Yayınları. (Orijinal eser 17. yüzyıl).
  2. Rycaut, Paul. (1668). The Present State of the Ottoman Empire. Londra.
  3. Tavernier, Jean-Baptiste. (1676). Les Six Voyages de Jean-Baptiste Tavernier. Paris.
  4. İnalcık, Halil. (2017). *Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)*. Yapı Kredi Yayınları.
  5. Faroqhi, Suraiya. (2000). Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam: Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla. Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
  6. Mantran, Robert. (1990). 17. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul. TTK Yayınları.
  7. Öz, Mehmet & Öz, Bahaeddin Yediyıldız. (2014). Türk Kültür Tarihine Bakışlar. Ötüken Neşriyat.
  8. Darling, Linda T. (2006). *Revenue-Raising and Legitimacy: Tax Collection and Finance Administration in the Ottoman Empire, 1560-1660*. Brill.
⚖️

Lisans ve Telif Uyarısı

Medya kullanım kuralları

Bu içerikte yer alan tüm medya dosyalarının (görsel, video, ses, belge vb.) lisans/telif bilgilerini ilgili eser açıklamalarından kontrol edin.

📚 Şartlar ve Koşullar Oku

Yorumlar kapatıldı.